Halkla ilişkilerin Dünü, Bugünü, Geleceği

İlhan İŞMAN

AHİD BAŞKAN YARDIMCISI

Türkiye’de bugün bildiğimiz anlamda ilk halkla ilişkiler çalışmaları her ne kadar 1960 gibi geç bir tarihte görülmeye başlansa da daha öncesinde halkla ilişkiler uygulamalarına benzer uygulamalara rastlamak mümkündür. Örneğin eski Türk devletlerinde halkın görüşlerini almak, onlara hizmet götürmek, hükümdarın halka aktaracağı mesajları duyurmak ve Türkleri diğer halklara tanıtmak üzere çok çeşitli araç ve yöntemler kullanılmıştır. Bunlar arasında destanlar, hikâyeler, kitabeler, siyasetnameler, istişare divanları ve kurultaylar en bilinen araç ve yöntemlerdir.

Halkla İlişkiler, bir kurumun veya bireyin hedef kitleleriyle iletişimini düzenlemek, sürdürmek ve geliştirmek amacıyla yapılan stratejik ve planlı faaliyetlerin bütünüdür. Bu meslek dalı, kurumun veya bireyin imajını oluşturmayı, korumayı ve güçlendirmeyi hedefler ve farklı iletişim araçlarıyla hedef kitlelerle etkileşim kurarak iletişim yoluyla karşılıklı ilişkilerin sağlanmasını sağlar. Halkla İlişkiler profesyonelleri, medya ilişkileri yönetimi, kriz iletişimi, marka iletişimi gibi alanlarda çalışabilirler.

“Halkla İlişkiler, özel ve kamu kuruluşlarının müşteri, işçi, ortak gibi özel gruplar, resmi çerçeveler ve geniş anlamda halkla sağlam bağlar kurup, geliştirerek kendisini çevresine yerleştirme, topluma tanıtma ve çalışmalarında halk oyunundan gelen yankıları değerlendirerek tutuma yön verme konusundaki giriştiği planlı çabalardır. ‘Halkla ilişkilerin bir meslek olarak kabul edilmesi oldukça uzun ve zahmetli bir çabanın sonucudur. Dünyadaki gelişimine paralel olarak Türkiye’de de Halkla ilişkiler hem bir bilim dalı olarak hem de meslek olarak hak ettiği yere her geçen gün daha fazla ulaşmaktadır. Halkla İlişkiler mesleği Türkiye’de 1980’li yıllarda yavaş yavaş gelişmeye başlamıştır. O dönemde sadece bazı büyük şirketlerin iletişim departmanlarında “halkla ilişkiler” adı altında çalışan profesyoneller bulunmaktaydı. Ancak son yıllarda bu alanın önemi ve gerekliliği daha iyi anlaşılmış, birçok şirket, kamu kurumu ve kuruluşlar halkla ilişkilere daha fazla önem vermeye başlamıştır.

Tabi bu kesintisiz bir çalışmanın sonucudur. Bilimsel alanda yapılan inceleme, araştırma ve yorumlar, profesyonel iş hayatını destekleyici yöndedir. Bir yandan kabul edilen ve uygulanan etik kurallar halkla ilişkiler uzmanlarının bir oto-kontrol mekanizması olmuş ve sonucunda da mesleğinin saygınlığını artmıştır.

Bugün pek çok büyük işletme ya halkla ilişkiler departmanına sahiptir ya da halkla ilişkiler firmaları aracılığıyla halkla ilişkiler uygulamalarını yürütmektedir.

Bazıları ise ABD örneklerinde olduğu gibi, hem halkla ilişkiler bölümü hem de bağımsız bir firma işbirliği ile yürümektedir. Ülkemizin üniversitelerinden hastanelere, özel ve kamusal tüm örgütlerde halkla ilişkiler uzmanları istihdam edilmektedir. Kitle iletişim araçları yaygınlaştıkça ve herkesin düşündüğünü söyleyebildiği demokratik ortamlarda, halkla ilişkiler giderek önemi fazlalaşan bir işlev haline gelecektir.

Meslek Olarak Halkla İlişkilerin Ülkemizdeki Durumu

Türkiye’de Halkla İlişkiler çalışmaları ilk kez Devlet kuruluşlarında görülmüştür. Dışişleri Bakanlığı “Basın Enformasyon Genel Müdürlüğü’, bugün bilinen anlamıyla almasa da, Halkla İlişkiler göreviyle kurulan ilk ünitelerdir. 1960 Devriminden sonra kurulan Devlet Planlama Teşkilatı Yayın ve Temsil Şubesi ile 1964’te kurulan Nüfus Planlaması Genel Müdürlüğü Tanıtma Şubesi ise çağdaş Halkla İlişkiler çalışması yapan ilk kamu kuruluşudur. Daha sonra diğer Devlet kuruluşlarında da görülmeye başlanan Halkla İlişkiler üniteleri, 1969’dan sonra özel kuruluşlarda da yer almıştır.

Koç, Eczacıbaşı, Sabancı, Yaşar gibi büyük holdingler, Yapı Kredi, İş Bankası gibi bankalar, Halkla İlişkilere ağırlık veren özel kuruluşların ilk örneklerindendir.

Bugün Türkiye’de yüzlerce özel ve kamu kuruluşlarında Halkla İlişkiler Üniteleri bulunmaktadır. Türkiye’de halkla ilişkilerin özel sektörde yer alması 1960’lı yılların sonlarına rastlamaktadır. 1969 yılından itibaren büyük holdingler ile bazı bankalar halkla ilişkilerin önemini kabul etmişlerdir. Halkla İlişkiler alanında bir meslek örgütü kurma çalışmaları 1969’da Ankara’da başlamış ve 1972’de İstanbul’da on beş uzman tarafından Halkla İlişkiler Derneği kurulmuştur.

Halkla İlişkiler, ülkemizde de önemini gittikçe artan bir fonksiyon olarak kabul edilmektedir. Geçmiş yıllarda kamu kuruluşlarında değişik isimler altında halkla ilişkiler görevi yürütülmüştür. Basın bürosu, basın müşavirliği, yayın temsil şubesi, propaganda, basın-yayın ve halkla ilişkiler, tanıtma şubesi, halkla ilişkiler ve yayın bürosu, halk ve basınla ilişkiler ve istatistik müdürlüğü, halkla ilişkiler müdürlüğü gibi ayrı isimler taşıyan, fakat halkla ilişkiler çalışmalarını yürüten büro ve daireler bulunmakta idi. Planlı bir halkla ilişkiler faaliyetlerinin 1960’tan sonra öncelikli kamu kuruluşlarında başladığı söylenebilir.

1960’tan önce Dışişleri Bakanlığı, Genel Kurmay Başkanlığı ve yurt dışında Türkiye’yi tanıtmak ve yurt içinde hükümetle basın-yayın organları arasındaki ilişkileri düzenlemekten sorumlu olan Basın-Yayın Genel Müdürlüğü idi. Yurdumuzda çağdaş anlamda ilk halkla ilişkiler çalışması, 1961’de kurulan Devlet Planlama Teşkilatı’nın Koordinasyon Dairesi bünyesinde Temsil Şubesi’nin yer alması ile başlamıştır.

1964’te yürürlüğe giren Nüfus Planlama Yasası’nın halka tanıtılması ve planlı çocuk sayısı fikrinin ailelerce benimsetilmesi için, “Nüfus Planlama Genel Müdürlüğü’ kuruluş şemasına “Tanıtma ve Halk Eğitim Şubesi’ konulmuştur. Bu çalışmaların başarı ile sonuçlanması sonucunda, halkla ilişkiler biriminin yaygınlaşması hızlanmıştır.

Ereğli Demir-Çelik İşletmeleri, Koç, Eczacıbaşı ve Yaşar Holding ilk halkla ilişkiler uzmanı istihdam eden kuruluşlardır. İş Bankası, Ziraat Bankası, Akbank Halkla İlişkiler birimleri ise, Türk bankacılık sistemindeki ilk halkla ilişkiler örgütleri olarak kabul edilebilir.

1962 yılında Merkezi Hükümet Teşkilatı Araştırma Projesi (Mehtap) isimli dokümanda halkla ilişkiler konusuna yer verilmiştir. Bu projede “Devlet kuruluşlarının her kademesinin çalışmalarından ve kararların alınmasında halkla yakın ilişki sağlamak zorundadır’ denilmektedir. Mehtap projesinde, gelişmiş ülkelerde yönetim ile halk arasında ilişki kurmak için çeşitli mekanizmaların oluşturulduğu, bunların başında, bireyleri ve ilgili kuruluşları karardan önce dinlemek, onların istek ve görüşlerini almak ve değerlendirmek için türlü yöntemlerin bulunduğundan söz edilir.

Haziran 1984’te bakanlıkların kuruluş ve görev esaslarını yeniden düzenleyen 202 sayılı K. H. K. ile Bakanlık Merkez Teşkilatı’nda ihtiyaca göre, hangi tür danışma ve denetim birimlerinin kurulacağı belirtilmiş ve maddenin “e’ fıkrasında “Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği’ kurulabilecek birimler arasında sayılmıştır. Aynı kanuna eklenen bir madde ile “Bakanlıklarda Basın ve Halkla İlişkilerle ilgili faaliyetleri, planlamak ve bu faaliyetlerin belirlenecek usul ve ilkelere göre yürütülmesini sağlamak üzere Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği teşkil edilebilir’ denilmektedir.

Ülkemizde Halkla İlişkiler Eğitimi

Halkla İlişkiler eğitimi, Türkiye’de ilk kez 1966’da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin Basın ve Yayın Yüksek Okulu’nda başlamıştır. Bu okulun 3. ve 4. sınıf uzmanlık sınıfları, Gazetecilik, Radyo-TV ve Halkla İlişkiler bölümlerine ayrılmıştır. Daha sonra İ. Ü. İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsünde ve Özel Gazetecilik Yüksek Okullarında Halkla İlişkiler bölümleri açılmıştır. 1980’lı yıllarda Akademi’nin Marmara Üniversitesine dönüştürülmesiyle Basın yayın Yüksekokulu Rektörlüğe bağlanmıştır. Yine Ege Üniversitesi B. Y. Y. O ve Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesinde Halkla ilişkiler eğitimine başlanması da bu yıllara rastlamaktadır.

Ülkemizde Profesyonel Örgütlenme

Halkla İlişkiler Derneği, Türkiye’deki halkla ilişkiler uzmanlarını bir çatı altında toplayarak, meslek içi dayanışma sağlamak, mesleğin tanınması, yerleşmesi ve gelişmesi yolunda çalışmalar yapmak amacıyla 1972 yılında sayıları 15’i geçmeyen halkla ilişkiler uzmanı tarafından İstanbul’da kuruldu. Başkanlığına o yıllarda Koç Holding Halkla İlişkiler Müdürü olan Alaeddin Asna’nın getirildiği derneğin tüzüğünde halkla ilişkiler kavramı şöyle tanımlanmaktadır.

AHİD Ankara İlişkiler Derneği de 1990 yılında, meslek profesyonelleri, öncü akademisyen ve gönüllülerin katılımıyla kuruldu. Yaptığı birbirinden değerli etkinlikler ve verdiği ödüller ile mesleğin gelişimine çok önemli katkılar sağladı. Halkla İlişkiler Ödülleri 1997 yılından beri Halkla İlişkiler disiplininin özelikle yöneticilerce özümsenmesinin ve önemsenmesinin gerekliliği inancıyla, AHİD Halkla İlişkiler Ödülleri adı altında verilmektedir.

Her iki dernekte üç ayda bir çıkardığı Halkla ilişkiler dergisi ve çeşitli STK’larla ortaklaşa düzenlediği seminer ve konferanslar, işadamlarıyla, profesyonel yöneticilerin kamu hakkında bilgilenmelerini ve meslek saygınlığının artmasını sağlamıştır.

İstanbul’daki dernek 2004 yılı Aralık ayında Türkiye unvanını alarak Türkiye Halkla İlişkiler Derneği olmuştur (TÜHİD). Ayrıca yine aynı yıl Dünyada Halkla İlişkiler Alanında Etik Kavramı için çalışmalar yapan Global Alliance üyesi olmuştur. “Türkiye markası’ üzerine çalışmalar yapan Türkiye Tanıtım Konseyi’nin kurucu üyeleri arasında yer alan TÜHİD’in çok sayıda üyesi olup her yıl eğitim, forum, seminer gibi birçok etkinliğe imza atan Derneğin her yıl düzenlediği Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri, sektörde ilk ve tek ödülü olma özelliğini taşımaktadır.

Günümüzde ise halkla ilişkiler mesleği Türkiye’de oldukça önemli bir konuma gelmiştir. Şirketlerin, markaların ve kurumların itibarını korumak ve güçlendirmek, hedef kitleleriyle doğru iletişim kurmak için halkla ilişkiler profesyonellerine ihtiyaç duyulmaktadır.

Halkla ilişkiler mesleği Türkiye’de gelişmeye devam ediyor ve dijitalleşme ile birlikte yeni alanlara da yayılmaya başlamıştır. Sosyal medya, dijital pr, kriz iletişimi gibi yeni alanlarda halkla ilişkiler profesyonellerine ihtiyaç duyulmaktadır.

Halkla ilişkiler mesleğinin Türkiye’de geleceği parlak görünmektedir. İletişimin hızla değiştiği ve geliştiği bir dönemde, halkla ilişkiler profesyonellerinin önemi daha da artacaktır. Şirketlerin ve kurumların itibarını korumak, markalarını güçlendirmek ve hedef kitleleriyle doğru iletişim kurmak için halkla ilişkiler uzmanlarına olan talep her geçen gün artmaktadır. Bu nedenle halkla ilişkiler mesleği Türkiye’de ilerlemeye devam edecek ve her geçen gün daha da önem kazanacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir